7 Eylül 2009 Pazartesi

PSP aslında başka bi'şeymiş?

En gerekli PSP Editi: :]

Şimdi baktım da PSP'yi resmen yerden yerlere vurmuşum, biraz da ayıp etmişim. Şimdi PSP ile ilgili ufak bazı detaylardan bahsedeceğim.

İlk olarak bu minik alet, tamam bir netbook kadar bile olmasa da, internette gezinti imkanı sağlıyor. Evet, WiFi olan herhangi bir mekanda, bu aleti açıp, wifi mandalını ittitip, şifresini girip, internette dolaşmaya başlayabiliyorsunuz. Tabi standart bir klavye mantığı olmadığı için biraz tuş takımını eskitiyorsunuz.

İşlemcisi o kadar da performanslı değil tabi ki, videoları da açmakta gayet kasılıyor, önbelleği yetmiyor hatta açamıyor. Belki hafıza kartı falan arttırılırsa bi'şeyler olur mu bilmiyorum.

Ama günlük site takibi, msn, mail gibi işlerinizi oldukça ve hatta bayağı yeterli derecede görüyor.

Bu yüzden de kendisinin bir önceki post'taki puanlarını 2 ile çarpıyoruz. Oyun için alacaklar için iyi bir tercih, netbook niyetine alacaklar için ise vasat bir tercih diyoruz.

10 Mayıs 2009 Pazar

Play Station Portable - Nam'ı diğer PSP

Uzun zamandır bi'şeyler denemediğimi görüp, dün bizim büyük yeğenin PSP'sini denedim.

Ürün: PSP
Oyun görüntüleri: Need For Speed UnderCover
Mekan: Ablamların mutfağı



Yani teknik detaylara girmiyorum, nasılsa onlara her yerden, herkes, her ahval ve şeraitte ulaşabilir.

Öncelikle şunu söyleyebilirim ki, alet kullanışlı, taşınabilir eğlence keyfini tam anlamıyla olmasa da sağlıyor. Ekranın büyüklüğü konusunda tabi ki çekinceler var, yani büyük ekran oyun keyfine alışmış bir insan için, [herhangi bir monitör kullanıcısı] bu ekran yetersiz gelecektir tabi ki, ancak taşınabilirlik konusunu öne çıkartmakta fayda var. Ekranı böyle düşününce idare eder seviyede.

Çok hafif, hatta insan eline aldığı zaman acaba Çin malı bir kopya ürünle karşı karşıya mıyım diye endişe bile ediyor.

Hafıza kartının ayrı satılıyor olması büyük bir handikap, çünkü o olmadığı zaman oyununuzu save edemiyorsunuz. [Save etmek kayıt etmek demek.]



Yön kontrollerinin sağ sol tuşlarına basıldığında bazen yukarı ve aşağıyı da algılıyor, hassas mı yamuk mu anlayamadım. Hassatan öte yamuk gibi biraz, algısı bozuk.

Yön kontrollerinin altında bir kayan daire şeklinde kayan bir daire var, evet çok anlamlı oldu. Onunla da joystick gibi oynayabiliyorsunuz, fena değil. Yön tuşları yerine o tercih edilebilir.

O fazladan parmak opsiyonel, ürünle birlikte gelmiyor.

Tabi ki hiçbir zaman bir PS2, PS3 ya da bir bilgisayarın verdiği eğlence keyfini vermeyecek olan bu alet, anlık taşınabilir eğlence için tercih edilebilecek bir ürün, film falan da izleyebiliyorsunuz, wifi falan var ama ne işe yarar, kim kullanıp ne yapar wifi ile orasını bilemedim. Bize fazla bu wifi olayı.

Dünyanın en değerli markaları sıralamasında geçtiğimiz zamanlarda Samsung tarafından geçilen Sony'nin bu ürününü normal vatandaşlar için gereksiz, oyun dedileri için ise yetersiz buluyoruz. Çoluk çocuk alıp oynayabilir ancak. Ya da "yok" "bana para batıyor" "gidip de nerelere harcayayım" diyorsanız bence alınabilecek en iyi ürün Sony PSP.

12 Nisan 2009 Pazar

Metrobüs Olayı

Denek: Bizzat ben şahsen kendim.
Alet edevat: 1 adet Metrobüs [Söğütlüçeşme'den Edirnekapı'ya giden]

Sevgili günlük, kimilerinin Metrobüs kimilerinin de Metrobis dediği şu muhterem taşıta binme fırsatım oldu dün. Bu resmi de, yanımdaki dingil elimdeki telefona bakarken, hah şimdi kapasana telefonu kardeşim falan diye tüm metrobüs ahalisini organize edecek diye düşünürken çektim. Ama yapmadı öyle bir terbiyesizlik, aferin kendisine buradan en uysal metrobüs sakini ödülü veriyoruz. Sakin abi.

Dün apacilen Taksim'e gitmem gerekiyordu. En hızlı nasıl gidebilirim diye düşünürken aklıma şu sürekli köprü trafiğinde yanımızdan vınıldayıp geçen metrobüsler geldi. Nereden kalktıklarını tam bilmesem de kendimi trenle Kadıköy'e giderken buldum.

Söğütlüçeşme'den 16:04'te kalkan, üzerinde "Edirnekapı'ya gider" yazan araca bindim. 20 dakika sonra 16:24'te Mecidiyeköy'deydim. Oha bu ne hız.

Yalnız şu kamera olayını çok anlamış değilim. Ne çekiyorsunuz kardeşim bizi? Bir de kayıt mayıt n'oluyor? Lan, yoksa?

Neyse. Güvenlik için falan.

Bu Metrobüsün İstanbul trafiğine girmesinde katkısı olan herkese "In Flames'ten I'm The Highway" isimli şarkıyı armağan ediyorum. Çok manidar oldu farkındayım.

Chuck 3D

3D gözlük ile bakın.
Denek: Ben bizzat kendim.
Alet edevat: 1 adet 106 cm plazma tv [Pioneer], 1 adet 15" NEC monitör [Düşük renk derinlikli], 1 adet Chuck dizisi 3D bölümü [13 Nisan'da cnbc-e'de], 1 adet 3D çekimleri algılamaya yarayan gözlük [Nisan cnbc-e dergide.] [Sağ tarafı lacivert, sol tarafı kahverengi filtreli]

Sevgili günlük, henüz yayınlanmamış olsa da, geçtiğimiz hafta bu Chuck 3D'yi deneme fırsatı buldum. Rastlantısal olarak.

Bildiğiniz gibi, [ya da bilmiyor olabilirsiniz] 13 Nisan'da cnbc-e'de Chuck dizisinin 3 boyutlu olarak hazırlanmış bölümü yayınlanacak. Ben bizzat kendim denedim. [Sevgili internetimiz ve sevgili arkadaşlarımız sağolsunlar] Gerçekten, eğer bu tip gubidikliklerden hoşlanıyorsanız bu bölüm tam size göre.

3D olarak hazırlanmış dizilerle ilgili çok ayrıntılı bilgi veremeyeceğim, zira çekim teknikleri, renkler ve elinizdeki gözlüğün önündeki renkli filtrelerin uyuşması gerekiyor, yoksa istediğiniz verimi alamıyorsunuz.

Ancak şunu söylemeliyim ki, ekranınız ne kadar büyükse algınız o kadar artıyor. Karanlıkta daha etkili oluyor. Ekrana ne kadar çok yaklaşırsanız etkisini o kadar çok hissediyorsunuz.

Buradan sevgili Yvonne [Strzechowski] Strahovski'ye Chuck 3D özel ödülünü veriyor ve başarılarının devamını diliyoruz.


10 Şubat 2009 Salı

Denedik gördük henüz yeni bişey yok.